fbpx

İçinden geçtiğimiz süreçte artan alternatif getiri ve risk toplamını asgari olarak %70 almak, herhalde yanlış olmayacaktır.

Buna göre simülasyonlar ile faaliyet karı %25 ve %15 olan firmaların, duran varlıklarına oranla reel karlılıklarını (kar/alternatif getiri+risk primi) hesaplamaya çalışalım.

Temel varsayımlar;

  • Yüksek faiz ile kredi kullanmaksızın, finansman tamamen öz varlıklar ile karşılanmaktadır
  • Alacak tahsil süresi: 120 gün
  • Borç ödeme süresi: 90 gün
  • Stok tutma süresi: 90 gün
  • İşletme sermayesi ihtiyacı gün sayısı: 120 gün

Sonuç olarak her iki durumda da duran varlıkların payı arttıkça sermaye ihtiyacı artmakta ve yüksek sermaye kullanımı nedeniyle elde edilen kar, alternatif getiri+risk primi (%70) toplamının altında gerçekleşmektedir.

Bir başka değişle, firmalar faaliyetlerini bir önceki dönem sona erdirse ve sermayelerini dışarı çıkarmış olsa, günümüz koşullarında reel anlamda zarar etmeyecek ve sadece firma bazında değil, ülkesel olarak sermayemiz erimeyecekti.

Bir başka sonuç ise, mümkün olduğu kadar küçük, dinamik ve karlı firmalar olmadığımız taktirde, içinden geçtiğimiz gibi süreçlerde, büyük emeklerle biriktirdiğimiz sermayemizi kaybediyoruz.

Öncelikli olarak faaliyet karı %25 olan firmaları, farklı duran varlık payları ile değerlendirelim.

Satışlara oranla duran varlık payı %30 olan bir firmanın reel zararı %35,91 iken; duran varlık payı %100’e çıktığında zarar %55’e çıkmaktadır. Ülkemizde maalesef satışları duran varlıklarının altında kalan çok sayıda firma bulunmaktadır. İçinden geçtiğimiz süreçte faaliyet karlılığı %25 düzeyinde olan firma sayısının da çok olmadığı maalesef bir gerçektir.

Faaliyet karının %15 olduğu durumda ise;

Satışlarına oranla %30 duran varlığa sahip olan bir firma, kredi kullanmaksızın tamamen özkaynakları ile finansman modelini tercih etse dahi, reel zararı %50,71’dir. Duran varlık oranı %100’e çıktığında ise reel zarar, %61,23’e yükselmektedir.

Yorum yapın